GÜNGÖR ŞATIROĞLU
(1935 -)
Hedefim Doktor Olmaktı, Oldum Çocukluk, kapağını açtığınızda bitmeyen cevherlerle dolu bir hazinedir. Siz isteseniz de istemeseniz de orada binlerce yıl, milyonlarca ömre yetecek kadar hatıra bulunur. İşte bu hatıraların da içinde bolca bulunduğu bir çocukluktan damıtılmış şahane bir arşivdir Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu’nunki de... Üsküdar’da Gülfem Hatun Mahallesi’nde, 5 katlı bir konakta dünyaya gelen Güngör Şatıroğlu, tam anlamıyla bir Üsküdar aşığı… Çocukluk dönemi, İkinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelen Güngör Şatıroğlu, o yıllarda yaşanan sıkıntılardan, hüzünden payına düşeni almış. Henüz çocukken, kendinden büyük insanlarla oturup kalkmanın verdiği olgunlukla yoğrulmuş. Üsküdarlı bir ailenin çocuğu olarak doğmanın bir ayrıcalık olduğunu düşünen Şatıroğlu, çocukluk yıllarına ait hatırladıklarını şöyle anlatıyor, “Oturduğumuz mahalle başta olmak üzere, genel olarak Üsküdar’da komşuluk ilişkileri çok iyiydi… Ziyaretler olurdu. Yardımlaşma çoktu, bayramlarda herkes birbirine gidip gelirdi. Eski İstanbul hanımefendileri birbirlerine ev gezmelerine giderdi. Çocukken iskeleye gidip bankta otururduk. O yıllarda en büyük eğlencemiz tiyatro ve sinema idi… Tiyatro sevgisi bana o yıllarda aşılandı. Sinemalara merasimle gidilirdi… Doğancılar yokuşunda Ziraat Bankası’nın orda Hâle Sineması vardı, yanında Bizim Sinema... 1947’de Sunar Sineması açıldı. Ramazan aylarında Hâle Sineması’na Dümbüllü İsmail gelirdi…” Sinemanın o yıllarda hayatlarında büyük bir önem arz ettiğini belirten Şatıroğlu, Türk Sineması koleksiyonuna da sahip… Güngör Şatıroğlu eski Üsküdar meydanını ise şöyle anlatıyor, “Çarşıda tramvay gelir giderdi, Belediye’nin olduğu yer bostandı. Kuyudan su çeken dolap beygiri vardı. Ben küçükken ne olduğunu hep merak etmişimdir. Gittim gördüm sonunda bir gün. Şu anki kâgir binaların hepsi konaktı.”
Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri’nin Üsküdar’a ayrı bir maneviyat kattığını söyleyen Şatıroğlu, Üsküdar’ı diğer semtlerden ayıran en önemli özelliğini, semtte yetişen ve yaşayan değerli insanların yanı sıra çok değerli tarihi eserlerinin olmasına bağlıyor. Güngör Şatıroğlu tam anlamıyla bir Üsküdar aşığı, çünkü… Gerçekten de uzun yıllar sonunda Suadiye’ye taşınmalarının ardından, gönlünün hep Üsküdar’da kaldığını belirtiyor. Sık sık ziyarete geliyor, Üsküdar’da ferahladığını hissediyor. Üsküdar’da yetişen eski İstanbul beyefendileri ve hanımefendilerinin nezaketlerinden ders almış bir İstanbul beyefendisi kendisi… Çocukluk yıllarında belirlemiş gelecek hedefini… ‘Doktor olacağım. Üniversite hocası olacağım’ demiş… Şatıroğlu o yılları şöyle anlatıyor, “Üsküdar’ı mahallelerine kadar bilirim. Eskiden hanımefendiler ve beyefendiler vardı… Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne giderdik ve Halk Evleri vardı. Konferanslar yapılırdı oralarda. Konferanslara gelen isimler arasında; Falih Rıfkı Atay, Bedii Faik, Peyami Safa, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Burhan Felek, Necip Fazıl, Faruk Nafiz Çamlıbel, Atina büyükelçimiz Ruşen Eşref Ünaydın, İstiklal Marşı’nı Meclis’te ilk okuyan kişi Hamdullah Suphi Tanrıöver vardı… Onlarla tanışma fırsatım oldu. Bugün profesörsem,bunu küçükken tanıştığım bu insanlara borçluyum. Hep onları örnek aldım. Üsküdar’da, içinde birçok yazar-çizer de olan kibar insanı örnek aldım. Onları dinledikçe işte ben de böyle olacağım dedim… Böylece, üniversite hocalığına merak saldım. Beni o yıllarda katıldığım o konferanslarda dinlediğim insanlar besledi. Kendimden büyüklerle konuşmayı severdim. İkinci Dünya Savaşı çocuklarıyız biz. Lüks hayatımızda yoktu. Uskumru balığını tahin helvası ile yersek bayram ederdik…”
Başarılı Olmak İçin İnatçı Olacaksınız Eski insanların saygı ve nezaket anlayışıyla beslenmiş olan Şatıroğlu, büyüklere saygının o yıllarda fazlasıyla önem arz ettiğini, büyüklerinin yanlarında konuşmaya çekindiklerini belirtiyor. Başarılı olma yolunda gençlere şu tavsiyelerde bulunuyor. “Başarılı olabilmek için inatçı olacaksınız. Maneviyatınızı ve moralinizi bozmayacaksınız. Bozmak isteyenler olabilir. Dinlemeyeceksiniz. Bir hedef belirleyerek oraya koşacaksınız. Benim öyle oldu. Doçentlik profesörlük imtihanlarımda bazı engeller sıkıntılarla karşılaşsam da hedefimden vazgeçmedim. Gençliğimde büyüklerimi örnek aldım. Onları dinledim. Gençlere tavsiyem de budur, kendinizden büyük insanları dinleyin… Çok iyi arkadaş seçin. Ben eğer bir yere geldiysem doğru arkadaşlar seçmemin büyük payı vardır. Çok kitap okumanızı tavsiye ederim. Mümkünse ansiklopedi okuyun. Kütüphaneye gidin… Klasik müzik dinleyin. Tarihi öğrenin. Bilin ki tarih bilmeyen millet yok olmaya mahkûmdur. Tarafsız olun. Her kitabı okuyun. Akıl süzgecinizden geçirin. Objektif olun. Kimseyi küçük görmeyin. Şu an gençler arasında adam olacak çocuk dediğim kişiler var ancak, çabuk parlayıp çabuk sönüyorlar… Üzülüyorum.” Teknolojinin fazlasıyla etkisi altına aldığı çocuklar için de tavsiyelerde bulunan Şatıroğlu, “Gemide görüyorum herkesin elinde bir tablet, telefon… Kamburları çıkmış… Kitap okumaları onlar için aslında daha faydalı. Unutkanlıktan çok şikâyet ediliyor. İşte bu, okumamanın zararları... Ben konferanslarımda herkesi isimleriyle sayarım. Bunu fazla kitap okumama borçluyum.” diyor. Üsküdar’ın kendisi için fazlasıyla önemli olduğunu sık sık vurgulayan Şatıroğlu, gönülden bağlı olduğu bu semt için 3 kültürel faaliyet gerçekleştirmiş. Yükseköğrenim Derneği’nin başkanlığını yaptığı 1970’li yıllarda, Üsküdar Şehir Tiyatrosu’na, Türk Tiyatrosu’nun önemli yazarlarından 1868 doğumlu Musahipzade Celal’in büstünü yaptırmış. Musahipzade Celâl’in evlerinin bulunduğu sokağın adı Bakkal Bekir Sokağı iken Musahipzade Celâl olarak değiştirilmesini sağlamış. Bestekâr Dr. Suphi Ezgi’nin de oturdukları sokağa adını verdirmiş. Ayrıca, Necmettin Okyay’ın ölmeden önce jübilesini yaptırmış ve gül yetiştiricisi olan Okyay’dan “gül yüzün solmasın” duasını almış…
chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.uskudar.bel.tr/userfiles/files/adam_olmus_cocuklar.pdf