• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Acıbadem Türk Telekom Şehit Mete Sertbaş Ortaokulu /2024
    • Geçmişten Geleceğe Başarıyla Açılan Kapı
    • Acıbadem Türk Telekom Şehit Mete Sertbaş Ortaokulu /2024
    • Geçmişten Geleceğe Başarının adı
    • Acıbadem Türk Telekom Şehit Mete Sertbaş Ortaokulu /2024
    • Geçmişten Geleceğe Başarının adı
Ajandam Üsküdar 2025
Site Haritası

7 Mayıs

HALDUN TANER

(1915-1986)

 

Yaşadığı semtler arasında Beylerbeyi ve Üsküdar’a ayrı bir önem atfeden hikâyeci ve tiyatro yazarı.

Türk tiyatrosunda epik ve kabarenin öncülerinden Taner, 16 Mayıs 1915'te Meclis-i Mebusan'ın İstanbul milletvekillerinden hukukçu Ahmet Selahattin Bey ile Seza Hanım'ın oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi.

Henüz 5 yaşındayken babasını kaybeden Taner, annesiyle büyükbabası Matbaa-i Amire Müdürü İsmail Hamit Bey'in Saraçhanebaşı'ndaki konağında yaşamaya başladı.

Konakta büyükannesi, teyzesi ve 4 dayısıyla hayatına devam eden Taner, Türkçenin inceliklerini, aile terbiyesini ve çalışma disiplinini annesinden öğrendi.

Okul tatillerinde deneyim kazanmak için gittiği Hamid Matbaası, onun için bir hayat okulu oldu.

Çocukluk yıllarındaki bu tecrübesi, yazarlık hayatı için de dönüm noktası olan Taner, bütün zamanını dedesinin matbaasında makine sesleri içinde geçirdi.

Daha sonra ortaöğrenimi için Galatasaray Lisesine (Mekteb-i Sultani) giden Taner, 1935'te mezun oldu.

Haldun Taner, ekonomi ve politika üzerine eğitim almak için 1935-1938'de devlet bursuyla Almanya'daki Heidelberg Üniversitesine gitti.

Tüberküloz nedeniyle okulu yarıda bırakıp Türkiye'ye dönmek zorunda kalan Taner, 1938 ile 1942 arasında Erenköy Sanatoryumunda tedavi gördü.

Küçük yaşlarda tiyatroya ilgi duyan Taner, bir açıklamasında, "Hasan Efendi'yi, Naşit'i, Cemal Sahir'i, Darülbedayi'yi, dayımın sınıf arkadaşı Şadi Fikret'in oyunlarını o dönemde gördüm. İlk gördüğüm sinema, Saraçhanebaşı'ndaki Milli Sinema idi. Daha sonra Alemdar ve Ali Efendi sinemalarına giderdik." ifadelerini kullanmıştı.

Lisedeyken Fransızca edebiyat hocası Mösyö Dard'ın tavsiyesiyle kaleme aldığı skeçlerle edebiyat dünyasına adım atan Taner'in "Töhmet" adlı öyküsü, 1946'da "Haldun Yağcıoğlu" takma ismiyle Yedigün dergisinde yayımlandı.

Öykü, oyun, skeç, kabare, senaryo ve hiciv türlerinde eserlere de imza atan usta edebiyatçının yazıları, "Ülkü", "Yücel", "Varlık", "Küçük Dergi" ve "Yeni İnsan" dergilerinde de okuyucuyla buluştu.

Politik öykülerden oluşan "Yaşasın Demokrasi" kitabı 1949'da yayımlanan Taner, 1950'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi ve sanat tarihi kürsüsünde asistan olarak görev aldı.

Eserleri yurt içi ve dışında ödüller aldı

"Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu" kitabında yer alan aynı adlı hikâyesi New York Herald Tribune gazetesinin 1953'teki uluslararası yarışmasında birinci olan Taner, 1956'da ise Varlık dergisi tarafından "Yılın En Beğenilen Öykücüsü" seçildi.

Taner'in 1954'te yayımlanan "On İkiye Bir Var" kitabı 1955'te verilmeye başlanan Sait Faik Hikâye Armağanı'nı alan ilk eser olurken, aynı adı taşıyan öyküsü, İsviçre Atlantis Yayınevinin düzenlediği "Zaman Üstüne Öyküler" yarışmasında ödül aldı.

Haldun Taner, 1955-1957'de Viyana Üniversitesinde felsefe ve tiyatro eğitimi gördü. Aynı yıllarda Yeşilçam için senaryolar kaleme alan Taner, Viyana'da bulunduğu, klasik ve epik tiyatroyla da ilgilendiği bu yıllarda 700'den fazla oyun seyretti.

Darbe sebebiyle üniversitedeki görevini bıraktı

İstanbul Üniversitesinde 1957'de tiyatro tarihi ve dramaturgi dersleri veren Taner, aynı zamanda Tercüman gazetesinde köşe yazıları kaleme aldı.

Üniversitenin İktisat Fakültesi'nde 1 Mart 1960'ta okutman olarak çalışmaya başlayan yazar, darbe sebebiyle görevi bırakmak zorunda kaldı.

Fransız Filolojisi Kürsüsü'nde 1962'de öğretim görevlisi olan ve bu vazifeyi 21 Nisan 1976'ya kadar sürdüren yazar, 1950'den sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü ile 1968'de kuruculuğunu üstlendiği Language and Culture Center Özel Tiyatro Okulunda (LCC) öğrenciler yetiştirdi.

Taner, 1960'tan itibaren tiyatro çalışmalarına yoğunlaştı. Güncel olayları konu alan eleştirel oyunları sunmak için kabare tiyatrosunun kuruluşuna öncülük eden Taner, Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile 1967'de İstanbul'da Devekuşu Kabare Tiyatrosunu kurdu.

"Devekuşuna Mektuplar" başlıklı fıkralar yazdı

Münir Özkul ile 1969'da Bizim Tiyatro, Ahmet Gülhan ile 1978'de Tef Tiyatro Grubunu kuran Taner, Tercüman ve Milliyet gazetelerindeki köşesinde "Devekuşuna Mektuplar" başlığıyla fıkralar kaleme aldı.

Taner, oyunlarında meddah geleneği ve tuluat tiyatrosunun özelliklerinden yararlandı. Tiyatrodaki ilk eserlerinde dramatik türün başarılı örneklerini veren yazarın kaleme aldığı "Keşanlı Ali Destanı" oyunu, hem Türk tiyatrosunda epik tiyatronun ilk örneği oldu hem de Almanya, İngiltere, Çekoslovakya ve Yugoslavya'da sahnelendi.

"Sancho'nun Sabah Yürüyüşü" kitabı Bordighera Uluslararası Mizah Festivali'nde öykü ödülünü kazanan Taner'in "Sersem Kocanın Kurnaz Karısı" oyunu ise 1972'de Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü'nün sahibi oldu.

Öykülerinde genellikle insan ve insani değerler, doğa, yaşam, zaman, psikolojik durumlar, seçme yetisi, seçicilik özelliği ve anormallik gibi başlıklara yer veren Taner, olayı ön planda tutan ve klasik örgülü hikâyeler yazdı.

Entrikalı, sürprizli ve güldürücü durumlara eserlerinde yer ayıran yazar, Birleşmiş Milletler UNESCO kültür komisyonlarında da görev aldı.

Haldun Taner, 7 Mayıs 1986'da kaldırıldığı Haydarpaşa Göğüs Hastanesinde hayatını kaybetti ve Küplüce Mezarlığı'na defnedildi.

Tuş (1951), Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu  (1953),

Ay Işığında “Çalışkur” (1954),

On İkiye Bir Var (1954) gibi hikâye,

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1971),

Gözlerimi Kaparım Vazifemi
Yaparım (1979),

Fazilet Eczanesi (1982) gibi oyunları yanında,

Devekuşuna Mektuplar (1960),


Ölürse İse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil (1979),


Düşsem Yollara Yollara (1979) gibi deneme, anı ve gezi kitapları da bulunmaktadır.

https://www.uskudar.bel.tr/userfiles/files/MNA_Uskudarli_Meshurlar.pdf

 

 

 

 

ŞAKİRİN CAMİİ

Adres: Barbaros Mahallesi Nuhkuyusu Cd No:2, 34662 Üsküdar/İstanbul

Şakirin Caminin adı Arapçada "müteşekkir" manasına gelmektedir. Şakirin Cami, üç tarafı camlarla çevrili görkemli bir mimari yapıdır. Cami, 3.000 metrekare zemin üzerine inşa edilmiştir. Şakirin Caminin toplam inşaat alanı ise 10.000 metrekare olarak hesap edilmiştir. Caminin kapasitesi 500 kişi olarak belirtilmektedir. Her biri 35 metre olmak üzere iki tane minaresi bulunmaktadır. Caminin, protokol camisi olma işlevini kazanacağı tahmin edilmektedir.     

Şakirin Camiyi ziyaret etmek isteyenler tarafından caminin yeri merak edilmekte ve araştırılmaktadır. Şakirin Cami, İstanbul ilinin Üsküdar ilçesinde yer alır. Şakirin Cami, Üsküdar ilçesinde ise Karacaahmet Mezarlığı girişinde konumlanan bir cami olup 7 Mayıs 2009 yılından günümüze hizmet vermektedir.

                                                            

Semiha Şakir Vakfı aracılığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kendilerine sağladığı arsa üzerine 2005-2009 yıllarında inşa edilmiştir. Şakirin Camisinin inşaatı yaklaşık olarak beş yıl sürmüştür.

Şakirin Camisi, modern bir görünüme haizdir. İç avlusunda bulunan havuz, Londra'nın meşhur su heykeltraşçısı William Pye tarafından tasarlanarak saydam kubbeli olarak yapılmıştır. Böylelikle caminin ve minarelerin görüntülerinin havuza yansıması sağlanmıştır. Şakirin Caminin minberi ise on iki basamaklıdır. Minberin sağ ve sol tarafında evreni sembolize eden figürler mevcuttur. Caminin avlusu içerinde küçük bir müze yer alır. Bu müzede dört parçadan oluşan kıymetli Kâbe örtüsü, İznik çinisinin en güzel örnekleri ile bazı değerli Türk İslam eserleri sergilenmektedir.

Semiha Şakir, vefatından sonra Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir. Bu durumun ardından Karacaahmet Cami'nin yetersiz olduğunu düşünen çocukları Gazi, Gassan ve Ghada anne ve babaları olan Semiha Şakir ile İbrahim Şakir anısına Karacaahmet'e yeni bir cami yaptırmaya karar verirler ve Şakirin Camiyi yaptırırlar. Şakirin Cami, Şakir ailesinin yaptırdığı ilk cami değildir. Daha önceki zamanlarda da üç tane cami yaptırmışlardır. Yalnız mimari nitelikleri sebebi ile en büyük ilgiyi Şakirin Cami görmüş olup halen de büyük bir beğeni toplamaktadır.

Şakirin Caminin proje tasarımı Hüsrev Tavla, iç dekorasyonu ise Zeynep Fadıllıoğlu'na aittir. Ülkemizin en modern ve dikkat çekici camilerinden biri olduğu kabul edilen Şakirin Cami, aynı zamanda ilkleri yansıtan önemli yapıdır. Şöyle ki Şakirin Cami, iç dekorasyonu bir kadın tarafından tasarlanan ilk camidir. Caminin taşları Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden getirilmiştir. İçi dışarıdan görülen caminin taşları oldukça beğenilmektedir. Şakirin Caminin tasarımı, tek kubbeli olarak gerçekleştirilmiştir. İç süslemelerde ise Selçuklu ve Osmanlı motifleri kullanıldığı görülmektedir.

https://kulturveyasam.com/modern-mimarisiyle-sakirin-camii/

 

 

 

ÇAMLICA ŞEHİT ONUR ENSAR AYANOĞLU İLKOKULU

Adres: Kısıklı Mahallesi, Hamal Sokağı, No:1

KURULUŞ TARİHİ:1916

TARİHÇESİ VE OKULA VERİLEN İSİMLER:

1916 – Selahattin Eyyubi İnad Mektebi

1924 – Üsküdar 13. Mektebi

1934 – Üsküdar (Kısıklı) 13. İlkokulu

1950 – Çamlıca İlkokulu

1993 – Çamlıca İlköğretim Okulu

2012 – Çamlıca İlkokulu

2017 – Çamlıca Şehit Onur Ensar Ayanoğlu İlkokulu

1916 yılında  Selahattini Eyyübi İlk Mektebi olarak, Kısıklıda kira ile tutulan Hüseyin Fikri Köşkünde açıldı.

Biri Anasınıfı olmak üzere Kız-Erkek ayrı üçer sınıflı bir okul olarak eğitime başladı. 1918'de Ana Sınıfı kaldırıldı. 1919'da kız-erkek birleştirilerek altı sınıflı oldu. Daha sonra 1920'de Kısıklı Nasuhi Köşkünde beş sınıfa indirildi.

1924'de beş sınıflı okula Üsküdar 13. Mektebi adi verildi. Üsküdar 13. Mektebi 1925'te Akil Pasa Köşküne taşındı. Okula 1934'te Üsküdar 13. İlkokulu adi verildi. Üsküdar 13. İlkokulu 1950'de Bulgurlu 44. İlkokulu ile birlikte su anda bulunduğu binaya yerleşti ve Çamlıca İlkokulu adını aldı. Eski binaya ek olarak 1988 yılında Milli Eğitim tarafından 8 derslikli ve idari bölümlü yeni ek bina yaptırıldı. 1993-1994 Öğretim yılında ilköğretim okulu olmuştur.

Deprem güçlendirmesi kapsamında 2009 yılında bina tamamen yıkılarak yerine 26 derslikli mevcut bina yaptırılmıştır. 7 Mayıs 2011 tarihinden itibaren mevcut binada eğitim öğretime devam edilmektedir.

2015-2016 Eğitim Öğretim Yılında ilkokula dönüştürülen okul halen ilkokul olarak eğitim öğretime devam etmektedir.

Okulun adı İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 17/10/2017 gün ve E.16890077 sayılı yazısı ve Milli Eğitim Komisyonu Ad verme kararı ile 15 Temmuz 2016 Darbe gecesi köprüde şehit düşen Onur Ensar Ayanoğlu’nun ismi verilerek değiştirilmiştir.

ÖĞRENCİLERİNDEN BAZILARI:

Ceyhun Atıf Kansu

 Metin Eloğlu

Muazzez Çörtelek

Mehmet Beyazıt Denizolgun

Arif Ahmet Denizolgun

Cenk Ahmet Alkılıç

Türkan İşve Hanım

ÖĞRETMENLERİNDEN BAZILARI:

Şaziment Özhan

Ahmet Savaş

İsmail Hakkı Tunga

Rahmi Ünüvar

Yılmaz, Sinan. Üsküdar’ın Tarihi Okulları. İstanbul: Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 2022.

 

Cumhuriyetin Üsküdar 100’leri
 
 
 
 
 
 
Aktif Ziyaretçi21
Bugün Toplam496
Toplam Ziyaret9201
Üyelik Girişi
Takvim
Hava Durumu