• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Acıbadem Türk Telekom Şehit Mete Sertbaş Ortaokulu /2024
    • Geçmişten Geleceğe Başarıyla Açılan Kapı
    • Acıbadem Türk Telekom Şehit Mete Sertbaş Ortaokulu /2024
    • Geçmişten Geleceğe Başarının adı
    • Acıbadem Türk Telekom Şehit Mete Sertbaş Ortaokulu /2024
    • Geçmişten Geleceğe Başarının adı
Ajandam Üsküdar 2025
Site Haritası

12 Mart

İSTİKLÂL MARŞI'NIN KABULÜ

(12 Mart 1923)
 
Kurtuluş Savaşı ve Mehmet Akif Ersoy
Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na dahil olmasıyla birlikte, Mehmet Akif elindeki yazım imkanlarıyla savaşın kazanılması için devlete destek olmaya çalıştı. Bu amaçla Müslümanları bir bayrak altında toplamak, Türkleri siyaseten bir arada tutan Pantürkizm idealini gerçekleştirmek için kurulan Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı.
 
Milli Şair, İstiklal Marşı gibi 10 dörtlükten meydana gelen "Cenk Marşı" adlı eserini 1912'de Sebilürreşad dergisinde isimsiz olarak yayımlarken, üzüntüyü gidermek, halkı birliğe davet etmek ve orduya manevi destek vermek gibi konularda camilerde vaazlar da verdi.
 
İngiliz ve Fransızların sömürgelerinden topladıkları Müslüman askerlerine yaptıkları propagandaya karşı propaganda yapmak üzere 1914'te Berlin'e gönderilen Mehmet Akif'in gayesi, farkında olmadan Osmanlı ile savaşan bu Müslüman askerleri aydınlatmaktı.
 
Akif, aynı hedeflerle Arabistan'a gitmek üzere 1915'in mayıs ayında yola çıktıktan sonra Çanakkale Zaferi'nin haberini aldı.
 
Bu zafer haberini yeni nesillere aktarmadan canını almaması için Allah'a yalvaran Mehmet Akif'in hissiyatını yol ve görev arkadaşı Eşref Kuşçubaşı şöyle ifade eder: "Duası hıçkırıklarla kesiliyordu. Onu teskin etmek mümkün değildi, zaten müdahale etmek de istemiyorduk. Bu bir ilham manzarası idi ve ben onu görebilmiş mutlu bir fani idim."
 
Ankara'da 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmasıyla, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy Mustafa Kemal'in davetiyle Sebilürreşad dergisini Ankara'da yayımlamak üzere 24 Nisan 1920 tarihinde Ankara'ya ulaştı ve sonrasında Taceddin Dergahı'na yerleşti.
 
Akif'in Ankara'ya gelişi pek çok kişi tarafından sevinçle karşılandı, "Hakimiyet-i Milliye" ve "Açıksöz" gibi gazetelerde haber olarak verildi.
 
Ankara'dayken Burdur milletvekili olan Mehmet Akif Ersoy'un halka yaptığı konuşmalar yayımlanarak halka ve askerlere dağıtıldı.
 
Milli marş yarışmasına katılmak istemedi
Meclis tarafından bir yarışma açıldı ve bu yarışma Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 25 Ekim 1920 tarihli nüshasında ilan edildi.
 
Akif, milli marş için bir yarışma ve ödül olması fikrinden hoşlanmadığından dolayı yarışmaya katılmak istemedi.
 
Yarışmayanın son tarihi olan 23 Aralık 1920'ye kadar gönderilen, hatta bu tarihten sonra dahi gönderilen toplam 724 eser değerlendirildiği halde, İstiklal Marşı olacak bir eser seçilemedi.
 
Mehmet Akif'in dostu Hasan Basri Bey, dönemin Maarif Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in de ricasıyla, şairi ikna etmek için uğraştı.
 
Bakan, ayrıca Mehmet Akif'e yazdığı şu mektupla şairin yarışmaya katılmasını istedi: "Pek aziz muhterem efendim, İstiklal Marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zat-ı üstadenelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri, maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin icap ettirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar eylerim efendim. 5 Şubat 1337(1921) Umur-u Maarif Vekili Hamdullah Suphi"
 
Hasan Basri Bey de şair Mehmet Akif'i ikna edebilmek için şiiri kendisinin yazacağını söyleyerek şairden yardım talep etti.
 
Mehmet Akif beraber yazmayı kabul ederek ödülü almayacağını söyleyince, Hasan Basri Bey, yarışma koşullarının şairin istediği gibi düzenleneceğini, ikramiyeyi ise bir hayır kurumuna vereceklerini söyleyerek Mehmet Akif'i İstiklal Marşı'nı yazmaya ikna etti.
 
12 Mart 1921'de İstiklal Marşı kabul edildi
Herkesin sabırsızlıkla beklediği şiir on gün içerisinde tamamlandı ve 17 Şubat 1921 tarihinde Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" ithafıyla yayımlandı. 1 Mart 1921'de başkanlığını Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı Meclis görüşmelerinde İstiklal Marşı Şiiri, elemelerden kalan son altı şiirle birlikte Meclis'in seçimine sunuldu.
 
Hamdullah Suphi Bey'in kürsüden okuduğu, Atatürk'ün "Bu marş, bizim inkılabımızın ruhunu anlatır" dediği İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edildi.
 
İstiklal Marşı, kabulünün ardından İngilizce, Almanca, Fransızca, Macarca ve Farsça'ya çevirilerek, yurtiçinde ve yurtdışında dağıtıldı, mitinglerde ve törenlerde halkın manevi ve milli duygularını güçlendirmek amacıyla okunmaya başlandı.
 
Ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai vakfına bağışladı
İstiklal Marşı'nı para için yazdığının düşünülmesinden endişe eden Mehmet Akif, aynı dönemlerde ciddi maddi sıkıntı içerisinde olmasına rağmen, kazandığı 500 liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai'ye bağışladı.
 
Bu durum, 17 Mart 1921 tarihli "Hakimiyet-i Milliye" gazetesinde şöyle ifade edildi: "Teberru: Burdur mebusu, şairi muhterem Mehmet Akif Beyefendi'nin Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen İstiklal Marşı için mahsus beş yüzlira mükafatı nakdiyeyi, müşarünileyh fakir İslam kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine nihayet vermek emeliyle teşekkül eden Darülmesai menfaatine hediye eylemiştir."
 
"Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!"
İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen Milli Şair, İstiklal Marşı'nı Safahat eserine koymayışının nedenini ise şöyle açıkladı: "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm."
 
Akif ayrıca daha sonra kendisine yöneltilen bir soru üzerine İstiklal Marşı için şu ifadeleri kullandı: "Binbir fecayi karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!"
İstiklal Marşı'nı 48 yaşında kaleme alan Mehmet Akif Ersoy, meclis seçimlerine tekrar katılmayı hiç düşünmedi. Ersoy, ailesi ve Sebilürreşad Dergisi ekibi ile birlikte İstanbul'a geri dönmesinin ardından, Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine gittiği Mısır'a 1926'da ailesi ile birlikte yerleşir.
 
Şair, hastalıklar ve maddi sıkıntıların yakasını Mısır'da da bırakmamasına rağmen, Mısır Üniversitesi'nde Türk Dili eğitimi verdi ve Mısır'da kaldığı sürede "Firavunla Yüzyüze" adlı şiirini yazdı.
 
Mehmet Akif, 1935'te hastalandı ve gurbette yaşadığı sürece, çok sevdiği, hasretini çektiği memleketinde ölmek istediğinden 1936'da İstanbul'a döndü.
 
Büyük şair 27 Aralık 1936'da Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda vefat etti ve tabutu Türk Bayrağına sarıldı. Hayatı boyunca taşıdığı asaletine, tevazuuna uygun, gösterişten ve şatafattan uzak bir merasimle Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.
 
 
 
 

 

 

AKİL MUHTAR ÖZDEN

(1877-1949)

Düşünür, Tıp Doktoru, Siyasetçi     

Doğum:1877,Kayseri

Ölüm:1949,İstanbul

Eğitim:Cenevre Tıp Fakültesi

Hekim, fikir ve siyaset adamı (D. 1877, Kayseri - Ö. 1949, İstanbul). Üsküdar Paşakapısı Rüştiyesi (ortaokul) ve Askerî İdadî’yi (lise) bitirerek bir süre Tıp Fakültesinde okudu. Tıp öğrenciliği sırasında İttihatçılara katılarak 1896’da Avrupa’ya kaçtı. Cenevre Tıp Fakültesini bitirerek (1902) orada doçentliğe yükseldi. 1908’de Besim Ömer ve Cemil Topuz’un daveti üzerine İstanbul Tıp Fakültesine farmakodinami ordinaryüs profesörü oldu. Bu görevini 1944’e kadar sürdürerek emekliye ayrıldı ve milletvekili seçildi. Milletvekilliği görevinde iken vefat etti

.

Hüseyin Hilmi Paşa, Prof. Dr. Besim Ömer Akalın, Prof. Dr. Akil Muhtar Özden, Dr. Adnan Adıvar, Dr. Celal Muhtar Özden, Hamit Hasancan ve Berç Keresteciyan Türker

 

Akil Muhtar, iç hastalıkları uzmanı olarak tanınan bir hekimdi. Ayrıca tıp tarihi ile ilgili çalışmalar yaptı ve resim sanatıyla ilgilendi. 

Âkil Muhtar Bey’in (Özden) asistanlarından Ahmed Süheyl Ünver'de hocasının çalışmalrından feyz alarak çalışmalarda bulunmuştur.

Sayar Ahmed Güner. Ahmed Süheyl Ünver. Ötüken Yayınları. İstanbul: 2021.

 

 

HACI SELİM AĞA KÜTÜPHANESİ

Adres: Mimar Sinan, Selami Ali Cad. No:17, 34672 Üsküdar/İstanbul

İstanbul Üsküdar’da XVIII. yüzyılda Hacı Selim Ağa tarafından kurulan kütüphane.

Hacı Selim Ağa, I. Abdülhamid ve III. Selim dönemlerinde birtakım siyasî olaylara karışmış nüfuzlu şahsiyetlerden biridir. Reîsülküttâb Mustafa Efendi’nin kölesi iken devlet hizmetine girmiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde süratle ilerlemiş, Edirne Sarayı’nın tamirindeki gayretiyle dikkat çekerek Hotin defterdarı (1182/1768) ve kapıcıbaşı (1187/1773) olmuştur. I. Abdülhamid’in cülûsundan sonra yıldızı parlayan ve Darphâne eminliğine tayin edilen Hacı Selim Ağa matbah, bina ve tersane eminliği (1201/1787) görevlerinde bulunmuş; ancak III. Selim’in tahta çıkışından sonra durumu sarsılmış, padişahın tersaneyi teftişi sırasında görevinin başında bulunmadığı, donanma işlerini ihmal ettiği, verdiği emirleri yerine getirmediği gerekçesiyle idam edilerek (Uzunçarşılı, TM, V, 250) yaptırdığı sıbyan mektebinin bahçesine gömülmüştür (1203/1789).

Bânisinin matbah emini olduğu sırada Üsküdar’da Selâmsız Caddesi üzerinde, Atlamataşı denilen mevkide bir sıbyan mektebiyle birlikte yapımına başlanan kütüphane, avlu kapısının üstündeki Yesârî Mehmed Esad Efendi’nin hattıyla yazılmış inşa kitâbesine göre 1196 (1782) yılında tamamlanmış, vakfiyesi de Muharrem 1197’de (Aralık 1782) düzenlenmiştir. Günümüzde küçük bir bahçe içinde yer alan kütüphane binası, ön kısmında bir okuma salonu ile bunun arkasına sonradan eklenmiş, yüksekçe bir zemine oturan ve okuma salonuna basık bir kemerle açılan kitap deposu (hazîne-i kütüb) kısmı olmak üzere iki bölümden meydana gelir. Okuma salonuna, üstü tekne tonozlu geniş bir saçakla örtülmüş üç gözlü bir revaktan girilmektedir. 6,40 m. yüksekliğinde sağır bir kubbenin örttüğü bu kare salon üçer tanesi yan duvarlarda, ikisi giriş kapısının kenarlarında olmak üzere sekiz pencere ile aydınlatılmaktadır. Yan pencerelerin üzerinde ortadaki daha büyük üçer revzen bulunur. Kitap deposu kısmı 4,20 × 4,60 m. ebadında olup üç tarafındaki birer pencereden ışık alan üstü tekne tonozla örtülü daha küçük bir mekândır. Aslında sıbyan mektebinin bahçesinde iken oranın bir ilkokul yaptırmak için yıkılması üzerine kütüphane bahçesine nakledilen kabirler burada küçük bir aile sofası meydana getirmiştir. Hacı Selim Ağa, hanımı Zeynep Kadın, oğlu Nazif Ahmed Efendi’nin kabirleri yanında civardaki Tenbeller Mescidi’nin bânisi Halîmî Hacı Mehmed Efendi’nin mezarı da bu hazîrededir.

Vakfiyeye göre kütüphanede üç hâfız-ı kütüb, iki hâfız-ı kütüb yamağı ve bir mücellit görevlendirilmiştir. XVIII. yüzyılda kurulan diğer müstakil kütüphanelerde olduğu gibi burada da öğretimin birinci planda tutulduğu, üç hâfız-ı kütübden ikisinin aynı zamanda kütüphanede müderrislik yapmalarının şart koşulduğu ve bu görevleri karşılığında kendilerine ek ücret tayin edildiği görülmektedir. Kütüphanenin nezâreti şeyhülislâma bırakılmış ve görevlendirilecek hâfız-ı kütüblerin ders verip veremeyeceklerinin şeyhülislâm tarafından tesbiti istenmiştir.

Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nin vakfiyesinde de görevli hâfız-ı kütüblerin kütüphanede tam gün bulunmaları üzerinde önemle durulmuş ve bunlardan sadece birinin kütüphaneyle meşgul olacağı belirtilmiştir. Hacı Selim Ağa vakfettiği kitaplardan kütüphane içinde faydalanılmasını, hiçbir kitabın kütüphane dışına çıkarılmasına izin verilmemesini de istemiştir.

Hacı Selim Ağa’nın oğlu Mehmed Emin Efendi, 1221 (1806) yılında babasının kütüphanesinin gelirlerini arttırmak için buraya bazı ek vakıflar tahsis etmiştir.

Başlangıçta Hacı Selim Ağa’nın vakfettiği 1200 civarında kitaptan oluşan kütüphane koleksiyonu zamanla Üsküdar’daki Kemankeş Emîr Hoca, Nurbânû Sultan, Bâbüssaâde Ağası Yâkub Ağa, Aziz Mahmud Hüdâyî kütüphanelerinin de katılmasıyla zenginleşmiştir. Kütüphane için II. Abdülhamid döneminde bir katalog hazırlanmıştır (İstanbul 1310). Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nde bugün 2887 yazma, 1538 matbu eser mevcuttur.

Kütüphane, 2022 Kasım ayında hazırlanan protokolle restorasyona alınmış, 12 Mart 2024 tarihinde ise tekrar hizmete açılmıştır.


Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nin kitâbesi

https://islamansiklopedisi.org.tr/haci-selim-aga-kutuphanesi

 

 

 

Cumhuriyetin Üsküdar 100’leri
 
 
 
 
 
 
Aktif Ziyaretçi25
Bugün Toplam470
Toplam Ziyaret9175
Üyelik Girişi
Takvim
Hava Durumu